top of page

Çoktan Sekmeli Dopamin



Her gün ama her gün ekran ekran geziniyoruz.

📱 Story’ye bak, iki tweet kaydır, mail kontrol et, sonra gündem…

🗞️ Biraz haber, biraz hikaye, biraz da “ne kaçırıyorum acaba?” hali.


Zor bir şey de kalmadı gibi.

Her şeye çok kolay ulaşılabiliyor mesela.

Bir tıkla bilgi, bir mesajla ilgi, sepete attım benim oldu, her şey elimizin altında.


Niye sonra bir yerde tıkanıyor içim?

Çünkü gözüm her şeyde olunca, ruhum hiçbir yerde olmuyor. 🫥


Hayattaki en karizmatik hareketlerden biri, kesinlikle seçici olmak. ✨


Her konuya düşmemek.

Her ilgi gösterene şans vermemek.

Her duyduğuna “aa belki de…” dememek.

Her çıkan fırsata atlamamak. 🚫

Ve en önemlisi, her fırsatın gerçekte iyi bir fırsat olmayabileceğini fark etmek.


Çünkü her teklif büyütmez.

Her dostluk iyileştirmez.

Her yoğunluk üretkenlik değildir.



Peki insanı seçicilikten uzaklaştırmak için elinden geleni ardına koymayan şey ne?

Dopamin. 🎉


🧠 Beynimizin “iyi hissetmek lazım” tuşu.

İşin kötüsü: çok kolay ulaşılabilir.


Yani sürekli bir şeyler bizi iyi hissettirsin istiyoruz.

Yeni şeyler, yeni insanlar, yeni içerikler…

İlişki de böyle, arkadaşlık da böyle, iş hayatı bile böyle.


Bir kez haz peşinde koşmaya başladın mı, o tatmin çıtası durmadan yükseliyor.

Tıpkı istediği oyuncağa hemen ulaşan bir çocuğun

birkaç saat içinde o heyecanının azalması ve

“başka ne var?” demesi gibi… 🧸


Ama onu beklediyse, hayal ettiyse, hatta biriktirdiyse, emek verdiyse…

O oyuncağa her baktığında, içinde bir “değdi” hissi oluyor.


Aslında biz de hala o çocuğuz işte.

Sadece oyuncaklarımız değişti.

Ve beynimiz hala kısa vadeli her mutluluğu ödül zannediyor. 🪄



Sonra farkında olmadan iradeyi parça parça kiraya veriyoruz. 🪙



Ben akışa bırakmayı çok severim. 🌊

Ama öyle seçim yapmamak ya da sürüklenmek değil kastettiğim.

“Yönsüzlük”le “Akışta Olmak” aynı şey değil çünkü bence.


Bir alkışla parlayan, bir hayal kırıklığı ile yıkılan insanlar görüyorum. 👏

Kendi pusulasını kaybeden, motivasyonu dışarıdan bekleyen biri, hep savruluyor.


Sonra da “ben niye buradayım?” diyor.

Basit, çünkü sen seçmedin — sadece sürüklendin.



Ne istediğini bilmek mesele.

Her hazzı tatmak istemekle kendini dağıtmak arasında fark var.


Seçici olduğunda, insan seçmiyorsun sadece,

ya da bir iş, bir şehir, bir yemek, bir kıyafet değil…

Çok istediğin şey her neyse o olmadığında, nasıl tepki vereceğini de seçebiliyorsun.


O zaman da uzatmıyorsun, çünkü hayat sadece olanlardan ibaret değil.

Olmayanlar da dönüştürüyor bizi. 🌀


Yarım kalan projeler, hiç gelmeyen mesajlar,

“konuşuruz” deyip konuşulmayanlar…

Hepsi kendi sessiz diliyle şekillendiriyor akışı.


Bu yüzden bazen en doğru şey, hiçbir şey yapmamak.

Sadece bakmak.

Durmak.

Yavaşça ilerlemek.

Geçip gitmek... 🚶‍♀️


Heyecanla akmaya devam!

Rotasını kaybetmiş bir tekne gibi değil,

rüzgarla iş birliği yapan bir yelkenli gibi yaşayan herkesin dopamini bol olsun! 😊

Tabii sadece kolayını değil, derinini dilerim herkese.

Serotonin ve oksitosini ise daha da fazla. 😊

Comments


Post: Blog2_Post

Takip Et

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2022 by hangipelin. Proudly created with Wix.com

bottom of page