Freud, Sanat ve Sanatçılar Üzerine adlı eserinde Mona Lisa'nın o ünlü, gizemli gülüşünden bahseder. Hani hepimizin bakıp da “Bu kadın ne düşünüyor acaba?” dediği o gülüş. Freud’a göre, bu gülüş, Leonardo’nun içinde derinlere gömülü bir duyguyu uyandırmış. Düşünsene, bir bakış, bir ifade… Belki yıllardır fark etmediğin bir hissi gün yüzüne çıkarıyor. İşte sanatın gücü tam da burada, değil mi? ✨
Bir tabloya bakarken, bir şarkı dinlerken ya da bir kitabın sayfasında gezinirken, her seferinde içimde başka tuhaf bir şey uyanıyor. O an tam olarak ne olduğunu anlayamasam da bir hisle sarılıyorum. Tıpkı Freud’un "Mona Lisa’nın gülümsemesi Leonardo’yu büyüledi; uzun süredir üstadın ruhunda uyuklayan bir şey vardı, gülümseme bu uyuklayan şeyi uyandırdı" demesi gibi.
Tamam, dürüst olacağım; bazen en çok korktuğumuz şey de bu oluyor aslında. Çünkü ya o derin uykunun bozulması her şeyi altüst ederse?
Ah, sabah gözümüzü açtığımız an başlıyor: yetişilecek işler, çözülmesi gereken sorunlar, “şunu da unutma” dediğimiz notlar… Hayatın ritmi o kadar hızlı ki, çoğu zaman durup bir nefes bile alamıyoruz.
Ama sonra bir şey oluyor; belki bir tiyatro sahnesinde duyduğun bir replik, belki bir mezzosopranonun seslendirdiği arya, yani sadece bir an… İçindeki o uyuyan parçayı dürtüyor, “Uyan!” diyor. Ve o anda her şey duruyor. O hızlı akış, aniden kesiliyor ve sen sadece o anın içinde kalıyorsun. Sanki durgun bir denizde, aniden esen hafif bir meltem gibi… Rüzgarın seni nereye taşıyacağını bilmiyorsun ama bir şekilde o tazeliği hissetmek istiyorsun.
Ve belki de tam burada, sanat, bizi sadece görmekle kalmayıp, sorgulamaya ve keşfetmeye yönlendiren bir yolculuğa çıkarıyor. Aradığımız anlamı, bazen bir bakışla, bazen bir sesle, bazen de bir dokunuşla ortaya koyuyor.
Neden çoğu zaman aynı tabloya bakıp hepimiz farklı bir şeyler hissediyoruz? Çünkü sanat dediğin şey, dışarıda bir yerde değil aslında. Her zaman aynı olanı değil, o an bizim içimizde uyandırılmayı bekleyen şeyi gösteriyor.
Orası bir deniz, derya. İçinde balıklar, mercanlar, kayalar… Sanat, bir anlamda o derinliği keşfetmek için cesaret veriyor. Gerçek keşif işte bu: Derinlerde saklı olanı, içimizdeki Mona Lisa’yı bulmak.
Görmeye çalışıyorsan bakmak yerine, duymaya çalışıyorsan işitmek yerine, o zaman uyanıyorsundur. Evet, belki neyi aradığını asla bilemeyeceksin, ama bir gün onu bulduğunda, tazelenmiş ve yenilenmiş olduğunu fark edeceksin. Yüzeyde boğulmak yerine, derinliklere inmeye🥂
Comentarios