top of page

Mantığın Ötesinde: İçinden Gelenle Yaşamanın “Oh Be” Hissi 😊

Güncelleme tarihi: 8 Eyl

ree

Hayat aslında sandığımızdan çok daha basit ve sandığımızdan çok daha değerli.

Bunu bugün yeniden hatırlattı bana ofise gelen bir çiçek.


Özel bir gün değildi. Kartı çıkardım zarftan, okudukça gözlerim doldu. İçimden dedim ki:

“Mutlu olmak, mutlu etmek gerçekten bu kadar kolay işte.”


O çiçek beni aylar öncesine götürdü.


Yaya gidilemeyecek bir otoyolda, ağlayarak yürüyen genç bir kıza denk gelmiştim.

Normalde yapmayacağım bir şeyi yaptım, arabayı durdurdum.

“Binmek ister misin, seni aşağıda güvenli bir yere bırakayım,” dedim.


Sessizce bindi. Arabada ağlamaya devam etti, küçücük, yalnız, hayata tutunmaya çalışan, savunmasız bir genç kız.

Sohbet ettik, o an onun için büyük bir şey yapamamıştım belki ama duyulduğunu hissetmesi bile iyi gelmişti. Sonra numaramı verdim, ona bir şey önerdim.

Yapmış 😊 


Bugün de bunun müjdesini vermek için bırakmış çiçeği işte. 🌼


Yaşadığım duyguyu tarif etmekte zorlanıyorum!

Attığım o mantıksız adım, küçücük bir iyiliğe, onun yolunda bir ışığa dönüşmüş.

Bu harika!


Mantıksızlık mı, Mucize mi?


Belki de kendimize daha sık sormalıyız:

En son ne zaman sadece içimizden geldiği için mantıksız bir şey yaptık?


Belki daha sık yapmak lazım. Çünkü bazen en büyük iyilik, kendine saçma gelen şeyleri bile deneyimlemek oluyor.


Bu havada şuraya mı gidilir? Gidilir.

Bu saatte şu mu yenir? Yenir.

“Delirme, bu yapılmaz” denir ya hani, kusura bakmayın, bazen tam da öyle yapılır.


Yani Camus diyor ya “Kışın ortasında içimde yenilmez bir yaz buldum.” 

İşte o yaz, bazen mantıksız görünen küçücük bir adımdan doğuyor.


Rüzgara kapılmak için destansı kasırgalar da gerekmiyor.

Bazen tek kişilik bir fırtınaya da saklanabiliyorsun.

Kimsenin görmediği, duymadığı ama senin içinden geçen o fırtınalar…


Belki bir şehri yalnızca kaybolmak için dolaşmak.

Belki hiç tanımadığın birine “İyi misin?” diye sormak.

Belki de sadece susmak.


Yaşamı değerli kılan şey büyük devrimler değil işte.

Asıl mesele, minicik mucizeleri görebilmek.


🌧️ Yağmurda yürümek

🚶‍♀️ Hiç bilmediğin bir yola sapmak

😂 İçinden geldiği için kahkaha atmak

📚 Yepyeni bir şey öğrenmek

🤝 Birinin hayatına dokunabilmek…


İşte o anlarda kalp hızlanıyor, yüz kızarıyor, endorfin kana karışıyor.

Hayat böyle anlarda değerli oluyor. Bu anlar birikiyor.             


Çocuk ruhunu güvenle ve deneyimle beslediğinde bedenin de zihnin de teşekkür ediyor.

Daha sabırlı, daha güçlü, daha neşeli... Daha “sen” oluyorsun. 


Dönüp baktığında da hep aynı şeyi söylüyorsun: “İyi ki denemişim, iyi ki bu rüzgâra kapılmışım.”


Valizim Dolu Yine 🎶


Sezen’in dediği gibi “Küçük şeyler onlar, hayatı güzel yapan…” tam da öyle.

Deneyimlerle, suskunluklarla, yarım kalmışlarla, taşan heveslerle…

Ama hep biraz daha “ben” olarak. Çünkü bazen en ağır yük bile hafifletiyor insanı.


O yüzden fazla sormuyorum, fazla düşünmüyorum artık.


Hayatı ne hafife alıyorum ne de haddinden fazla önemsiyorum.


Çünkü yaşamak dediğin şey, bazen de mantığı kenara bırakabilme cesareti.


Her şeyin doğrusu, yanlışından daha fazla yaşanmış olmasında saklı.


Kadehimi bu kez “akla mantığa uymasa da içinden bir ses diyorsa, bazen o sesle akabilmek”e kaldırıyorum. 🍷


“Take it easy” değil bu; aksine take it hard. 💫

Çünkü hayatı zorlamak, cesur olmak, hafife almamak; içindeki çocukla mümkün.


Ve o çocuk her adımda bana aynı şeyi fısıldıyor:


👉 “Yaşa!”

 

Ben de alabildiğine yaşıyorum.

Hem sıradan, hem biricik… 🌱

 

 
 
 

Yorumlar


Post: Blog2_Post

Takip Et

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2022 by hangipelin. Proudly created with Wix.com

bottom of page